Online Ödeme

YAYINLARIMIZ

Denizde Taşıma Ve Taşıyanın Hukuki Sorumluluğu

Günümüzde gelişen teknoloji ve genişleyen ticaret hacminin birleşmesi sonucu ülkelerarası mal alım satımı, ithalat ve ihracat büyük önem kazanmıştır. İhracata ve ithalata ilişkin en çok kullanılan taşıma yöntemlerinden biri de daha ucuz olması sebebiyle deniz yolu ile taşımadır. İthalat veya ihracat yapıp da deniz yolu ile taşıma yaptırmayan hemen hemen yoktur. Peki bu tarz taşımada yaşanabilecek risklerini ve bir risk halinde haklarınızı biliyor musunuz? Bu makalemizde deniz yolu taşımacılığının aşamaları ve hukuki süreçleri kaleme alınmıştır.

  1. Denizde taşıma ve sözleşme yükümlülüğü

Deniz yolu taşımacılığının en önemli unsurlarından biri deniz yolu taşımacılığına ilişkin sözleşmedir. İhracatçı ve ithalatçı firmalar aralarında yapmış oldukları ticari satım sözleşmesini takiben satışa konu olan söz konusu malların nasıl alıcısına ulaştırılması gerektiğini de belirlerler. İhracatçı tarafından satışa konu olan malların ithalatçıya ulaştırılması taraflarından birinin imkânları ile sağlanabileceği gibi bu konularda uzmanlaşmış ve geniş bir hizmet ağına sahip olan taşıma işleri organizatörleri (freight forwarder) tarafından da yapılabilir.

Ticari satım sözleşmesinde taşıma ve lojistik faaliyetlerinin sorumluluğunu kabul eden taraf, ya kendisi bizzat taşıma işlerini yapar ya da konusunda uzman bir taşıma işleri organizatörü ile bağlantıya geçer. Malların taşınması taşıma işleri organizatörü tarafından yapılacağı gibi başka taşıyıcı firmalarla da yapılabilir. Eğer taşıma, taşıma işleri organizatörü tarafından yapılacaksa taşıma sözleşmesi bu firma ile yapılır.

Taşıma, taşıma işleri organizatörü tarafından taşıyıcı firmalara yaptırılacaksa o zaman, ihracatçı ya da ithalatçı ile taşıma işleri organizatörü arasında sorumlulukların yerine getirilebilmesi için hizmet sözleşmesi, taşıma işleri organizatörü ile taşıyıcı arasında taşıma sözleşmesi düzenlenir. Bu halde iki yapılı bir sözleşme ilişkisi karşımıza çıkmaktadır.

Taşıma sözleşmesi, Taraflardan birine (taşıyan) deniz yoluyla eşya (yük) taşımayı, diğer tarafa (taşıtan) da bunun karşılığında bir ücret ödemeyi taahhüt eden sözleşmelere denir. Taşıyan ile taşıtan arasında yapılan bir sözleşmedir. Taraflar arasında taşıma sözleşmesi düzenlenirken bazı hususlara dikkat edilmesi önem arz etmektedir. Örneğin, taşımaya söz konusu olacak eşyanın özelliklerinin ve detaylarının sözleşmede belirtilmesinde yarar vardır. Çünkü eşyaların tipi ve özellikleri hakkındaki bilgiler taşımada özen göstermeyi, hassasiyeti ve deneyimi gerektirir. Ayrıca, taşınmak üzere limanlarda bulunan yükler gerek ham madde olarak gerekse ürün olarak çeşitlilik göstermektedir. Bu çeşitlilikten dolayı her bir yükün hangi süre içinde ve nasıl taşınması gerektiği önem kazanmaktadır. Bu durum da taşıma sürecinde bilgi ve deneyim gerektirmektedir.

  1. Taşıma Sorumluluğu

Uluslararası deniz yolu ile bir limandan diğerine eşya taşımayı taahhüt eden taşıyıcı Hamburg Kurallarına uygun hareket etmek durumundadır. Taşıyan bu sözleşme ile sadece taşımayı değil, aynı zamanda taşımak için teslim aldığı eşyayı iyi hâlde muhafaza ve varma limanında teslim etmeyi de taahhüt etmektedir. Kural olarak taşıyan malların yüklenmesi, istiflenmesi, elleçlenme, taşınması ve boşaltılması safhalarında tedbirli bir taşıyanın göstereceği dikkat ve ihtimamı göstermekle yükümlüdür. Aksi takdirde, meydana gelecek zararlardan dolayı sorumlu olacaktır.

Taşıyan, eşyanın ziyan veya hasara uğraması veya gecikme ile teslim edilmesinden ileri gelen zararlardan, ziyan, hasar ya da teslimde gecikmeye sebep olan olaydan, eşya onun muhafazası altında bulunduğu sürede meydana gelmesi şartı ile sorumludur. Türk Ticaret Kanunu’nda taşıyanın adamları veya fiili taşıyanın kusur ve ihmalinden kaynaklanan zararlarda, taşıyanın kusursuz sorumluluğu öngörülmüştür. Söz konusu sorumluluk süresi, malın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu, yükleme ile boşaltma limanı arasındaki “limandan limana” süreyi kapsar. Taşıyanın bu sorumluluktan kurtulabilmesi için zarara sebep olan olay ve sonuçları önlemek üzere alınması gereken tedbirlerin kendisi tarafından ya da görevlileri tarafından alındığını ispatlaması gerekir.

Bundan dolayı taşıyan adi yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmezse genel esaslara göre bundan ileri gelen bütün zararlardan, bir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe sorumlu olacaktır.

Taşıyanın sorumlu tutulabilmesi için zararın, eşyanın hasara uğraması ya da gecikme ile teslim edilmesinden kaynaklanması gerekmektedir.

  1. Taşıyıcının Sorumluluktan Kurtulduğu Hâller

Kural olarak taşıyan; eşyanın zıyaı, hasarından veya geç tesliminden doğan zararlardan söz konusu ziya (kayıp), hasar veya teslimde gecikmeye sebebiyet veren olgunun eşya taşıyanın muhafazası altında iken meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur. Ancak bazı özel durumlardan kaynaklanan zararlara ilişkin olarak taşıyanın sorumluluğu ortadan kalkar ve böylelikle taşıyana önemli ölçüde menfaat sağlanır. Mutlak sorumsuzluk hallerinde taşıyan yalnız akdi sorumluluktan değil, haksız fiil sorumluluğundan da kurtulur.

Uluslararası deniz yolu taşımacılığında ulusal hukuk hükümleri yanında ayrıca uluslararası hukuk hükümleri söz konusu olmaktadır. Deniz yolu ile taşımacılığı düzenleyen kurallardan Lahey ve Visby Kuralları, taşıyanın hangi sebeplerden dolayı sorumluluktan kurtulacağın belirtmiştir.

Uluslararası bu kurallarda sayılan sebepler şunlardır:

  • Yolculuk sırasında veya geminin idaresinde taşıyıcının adamları ve yardımcılarının hareket, ihmal veya hataları (Başlangıçta gemiyi sefere elverişli hâle getirmekle yükümlü olan taşıyan, daha sonraki geminin sevk ve idaresine ilişkin yardımcı ve adamlarının kusurundan sorumlu değildir.)
  • Taşıyanın hata ve ihmalinden ileri gelmeyen yangın (yardımcıların veya adamların sebep olduğu dâhil)
  • Denizde veya gemi işletmesine elverişli sularda oluşan tehlike ve kazalar (Özellikle denizde korsanlık faaliyeti, gasp ve cebir ile eşyaya müdahale edilmesi hâlleridir.)
  • Arızi ve doğal afetler (fırtına, kötü deniz ve hava koşulları, dalgalar, siste yatma, gemiye deniz suyu girmesi, kaya ve kum tepeciklerine çarpma, karaya oturma)
  • Savaş hâli
  • Terör gibi kamusal güce karşı yapılan faaliyetler
  • Halk hareketi ve yetkili organlarca cebir veya el koyma
  • Karantina tehditleri
  • İspatı taşıyıcıya ait olmak üzere taşıyıcının, acente ve adamlarının ihmal ve kusurlarından ileri gelmeyen her türlü sebep

Bunlarla birlikte taşıyan, can ve mal kurtarma amaçlı ya da makul olan rota değişikliklerinden meydana gelebilecek hasar ve zayiden hiçbir şekilde sorumlu olmayacaktır.

Diğer uluslararası kurallardan olan Hamburg Kurallarında taşıyanın, kendi adamları ve görevlilerinin kusurundan sorumlu tutulabilmesi için hasar ya da ziyanın iş veya görevlerini ifa esnasında mı yoksa ifa vesilesi ile mi zarara sebebiyet vermiş olmaları konusunda bir sınırlama getirilmemiştir.

Taşıyanın sorumluluğunun şartları Borçlar Kanunu’nda ve Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Borçlar hukuku alanında yer alan madde 100 gereği, borçlunun (taşıyıcının), yardımcılarının alacaklıya verdiği her türlü zarardan değil ancak kendisi için borcun yerine getirilmesi ihlalini taşıyan fiil sonucu alacaklının uğradığı zarardan sorumlu olduğu kabul edilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu’nda ise taşıyanın kendi adamları ve gemi adamlarının kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu belirtilmiş ve kusurlu fiilin işlerin yerine getirilmesi esnasında işlenmiş olması koşulu aranmamıştır. Taşıyanın sorumlu tutulabilmesi için meydana gelen zararın, işlerin veya görevlerin yerine getirilmesi esnasında meydana gelmiş olması şart değildir.

Bu durumda, zarar gören; zararın taşıyanın kusur veya ihmalinden kaynaklandığını ispat etmelidir. Taşıyanın ödemesi gereken tazminatın toplamı, eşyanın boşaltma limanındaki ve boşaltma tarihindeki değerine göre hesaplanır. Hesaplamada tarafların anlaşamaması halinde 3. kişi uzmanlardan rapor istenir. Eşyanın değeri, borsa fiyatına veya böyle bir fiyat yoksa cari piyasa fiyatına veya her ikisinin de yokluğu hâlinde aynı nitelikte ve kalitede eşyanın olağan değerine göre belirlenir.

Ancak belirtmek gerekir ki, kast ve pervasızca hareket, taşıyanın sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkının kaybına yol açar. TTK’nın 1187/1 numaralı maddesi uyarınca, zarar veya teslimdeki gecikmeye, taşıyanın kasten veya pervasızca bir davranışı ve böyle bir zararın veya gecikmenin meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiil veya ihmali sebebiyet vermiş ise taşıyan, sorumluluk sınırlarından yararlanamaz. Bu hüküm taşıyanın adamları ve temsil ettiği kişiler açısından da uygulama alanı bulur.

Özet olarak ihracatta ve ithalatta deniz yoluyla taşımacılığının tercih edilmesi halinde malın satış sözleşmesi ile taşıma sözleşmesinin de büyük bir özveri ile yapılması taşınan malın cinsi adeti niteliği ve taşıma koşullarının açıkça yer alması gerekmektedir. Ayrıca taşıma hususunda anlaşmaya varılacak olan acente ile taşımaya ilişkin koşulların belirlenerek yazıya dökülmesi ve sözleşme haline getirilmesi ileride yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçmek için geçerli bir ispat yolu oluşturacaktır.

İhracat ve İthalatta kullanılan taşıma şekiller ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz www.kplegal.com.tr adresinden güncel makalelerimizi takip edebilir sorum ve görüşlerinizi sosyal medya hesaplarımızdan biz K&P Legal avukatlarına iletebilirsiniz.

Aline Braggiotti

Avukat / K&P LEGAL HUKUK BÜROSU

 

Diğer Makaleler

Emojiler Hukuku

Dünya üzerinde sosyal medya kullanıcı sayısı çok büyük sayılara ulaşmış durumda. Üstelik, hayat artık hepimiz için çok hızlı akıyor. Anlık yazışmalar, kısa ve anlık bildirimlerde

error: